◊ Ömür Gedik: Ben şaşırdım ya. Demek ki hâlâ erkeklerden umudum varmış. O da kayboldu bu haberle. Metin Akpınar’ın hususla ilgili açıklaması ve alışılmış biyolojik annenin yaptıkları da garip. Bir anne ikiz kızlarını bırakıp niçin sarfiyat, niçin babaya bir şey söylemez. Anlamak güç. En büyük dileğim bundan sonra Akpıar’ın kızlarına sahip çıkması.
◊ Savaş Özbey: Oyunculuğuna, sesine, fikriyatına bu kadar hayran olduğum birinin evlatlarını kabullenmemesi, bunun için mahkeme kararı gerekmesi beni şoke etti.
Yazık o kızlara ya; hem anne terk etmiş, hem baba, baba olduğunu yeni yeni öğreniyor… Annenin yaptığı farklı baş karışıklığı. İnsanın aklı almıyor, ikiz kızların olacak, kızların babasına bir şey söylemeyeceksin, basıp gideceksin.
◊ Orkun Ün: Herkesten her şey beklenir Kurul. Metin Akpınar’a da şaşırmadım. Tez vakitte kızlarına sahip çıkması, çok geç lakin kaybedilen vakti telafi etmeye çalışması lazım Akpınar’ın. Bu yakışır ona zira. İnkâr edecek bir şey kalmamış esasen…
◊ Onur Baştürk: Şoke edici ve tam Türk sineması tadında. Anladığım kadarıyla Metin Akpınar zati bu gerçeği biliyormuş ve gizlemiş. Keşke gizlemeseydi ve kabullenseydi. Ne var yani, iki kızını alsan, çıksan basının önüne, “36 yıl evvel bu türlü bir şey oldu” desen, “onlar benim çocuklarım” desen, halkın gözünde daha da büyürdün.
Ne yaptığını kendi de bilmiyor
Teoman’ın Çakal’la düet yapacağını duyurmasından sonra ortalık karıştı. ‘Para için yapıyor, kalitesinden ödün veriyor’ diyenler de oldu, ’genç jenerasyona ulaşmak istiyor’ diyenler de. Pekala sizce Teoman ne yapıyor?
◊ Savaş Özbey: Bence ne yaptığını kendi de bilmiyor. Bir müziği bırakıyor, bir geri dönüyor, bir “Artık çalışmayacağım” diyor. E bu türlü seviyoruz Teoman’ı, kötü mı? Yalnız geçen gün Nil Karaibrahimgil ile yaptıkları düette kelamları bu kadar kolay “Kalktım, Sana Kek Yaptım” müziğini kağıttan okumasına bittim.
◊ Onur Baştürk: Derdi yeni kuşağa ulaşmak da olabilir, bunda berbat bir şey yok ki… Ben bu tip farklı kuşaktan ve farklı müzik tiplerinden düetleri heyecan verici buluyorum. Her şeyi gerekçesiz bir halde gömmek de çok manasız.
◊ Ömür Gedik: Teoman’ın her yaptığına ve her istediğini millet ne der keder etmeden yapıyor olmasına bayılıyorum. Geçen gün Kuruçeşme Arena’da Nil Karaibrahimgil sahnesinde de efsaneydi. Eminim bu düet de hoş olacak. Daima yenilenmesi ve üretiyor olması diğerlerine örnek olsun bence.
◊ Orkun Ün: Adam inşaat işine mi girdiğini açıkladı da eleştiriliyor anlamıyorum? Müzik yapıyor ya ne hoş işte. Yeni jenerasyonu elinin karşıtıyla itmiyor sahip çıkıyor. Ben merakla bekliyorum projelerini.
Ne gerek var şebek demeye
Fikret Kuşkan basın mensuplarına “Sadece işle ilgili konuşurum, sizinle ödül aldığım içim sohbet ediyorum yoksa benimle sohbet edemezsiniz. Bugünkü şebek ve maymunlar üzere röportaj peşinde olan bir adam değilim” dedi. Ayıp mı etti? Yoksa haklı mı?
◊ Orkun Ün: Ayıp etmemiş isyan etmiş. Adam eskinin ahlak anlayışını taşıyor. Şimdiki ortamı görünce de bence dayanamıyor olanlara. Ayrıyeten ekrana çıkmak, toplumsal medyada gündem olmak, ismini duyurmak için 40 takla atanları bizde görmüyor muyuz etrafta Kurul?
◊ Savaş Özbey: Bu kadar hoş bir ses tonundan bu türlü tiz şeyler duymak bana makûs geldi açıkçası. “Röportaj vermiyorum, teşekkürler” de, çekil kenara. Ne gereği var “Normalde siz benimle sohbet edemezsiniz” deyip karşısındaki aşağılamaya, röportaj vermeyi tercih edenlere şebek mebek demeye?
◊ Onur Baştürk: Kendini tabir edemeyenlerde bugün. Öbür bir şey söylemek isterken saçmalamış. Şebekler ve maymunlar diyerek de diğerlerini küçümseyip aşağılamış. Hülasa, hiç yakışmamış, hem de hiç!
◊ Ömür Gedik: Söylediklerinde haklı lakin keşke meslektaşları için aşağılayıcı olarak kullandığı şebek ve maymun sözlerini sarf etmeseydi. Bu ortada hayvanları hakaret olarak kullanmaktan ne vakit vazgeçeceğiz?
Her işin zorluğu kendine
Bergüzar Korel setlere döndüğünden beri işin zorluklarından ve ağır tempodan keder yanan paylaşımlar yapınca reaksiyon aldı. ‘Sanki taban fiyatla çalışıyor’ diyenler de oldu, ‘biz senden daha fazla çalışıyor ve susuyoruz’ diyenler de… Bergüzar mı haklı, reaksiyon gösterenler mi?
◊ Onur Baştürk: Her işin kendine nazaran temposu ve yorgunluğu var. Bergüzar da yaptığı işten yorulabilir. Bundan şikâyet etmesiyle minimum fiyatla çalışmasının hiçbir ilgisi yok. Bu problem de haksız gömmelerden biri.
◊ Savaş Özbey: Bergüzar Hanım’ı silah zoruyla mı çalıştırıyorlarmış? Set şartlarından şad olmayıp çalışmayan örnek çok. Güya muhtaçlığı var çalışmaya… İş bulamadığı için canına kıyan oyuncuların yanında bana şımarıklık üzere geliyor.
◊ Ömür Gedik: Her işin zorluğu kendine. Ortada özel durumlarda isyan edebilirsin lakin dozu da değerli. Tenkitlerin nedeni de bu sanırım.
◊ Orkun Ün: Bu sefer sanırım reaksiyon gösterenler haklı. Ne gerek var bu türlü açıklamalara. Her işin zorluğu vardır natürel ki de bunun karşılığını ziyadesiyle alıyorsun. Çok ses çıkartmamak gerek bazen. Yaşa işte hayatını, yap işini kazan paranı. Boşver sen girme bu türlü toplara.
Az görüşmek tutkuyu ve dahası bağlantıyı canlı tutar
Pilot eşi Davet Terlemez’le sık görüşmediğini söyleyen Ece Seçkin, memnun evliliğin sırrını birbirini az görmek ve online takılmak olarak açıkladı.
◊ Orkun Ün: Birbirini az görmek bana mantıklı geliyor. Fazla iç içe olunca güya tüketiyorsun. Ece konser konser geziyor. E eşi de pilot uçuyor. Görüştüklerinde haliyle birbirlerine anlatacakları sayısız kıssaları oluyor. İtimat ve sadakat varsa bu türlü alakalar daha uzun ömürlü oluyor.
◊ Savaş Özbey: Çok muhabbet tez ayrılık getirir diye bir atasözü var, yanlışsız. Hem pürüz mi uzaklıklar aşk yoluna, meşk yoluna? Yan yana olup da yalnız olanlardansa online takılırım daha âlâ. Lakin umarım uçak kullanırken özlemiyorladır birbirlerini.
◊ Onur Baştürk: Doğru söylemiş, az görüşmek tutkuyu ve dahası ilgiyi canlı tutar!
◊ Ömür Gedik: İlk başta mıç mıç oluyor bağlantılar sonra da işin suyu çıkıyor. Ece baştan çözmüş sorunu. İnanç ve sadakat varsa en hoşu bu. Lakin istikrar de değerli. Ortada sürpriz uzun periyodik yakınlaşmalar da düzgün oluyor bu türlü aralı bağlarda.
Barbie akımı daha güzeldi
Geçen hafta trend olan 90’lara dönüş modasında en çok hangi pozu beğendiniz? Ya da gerek yok mu, bıktık mı bu moda olan paylaşımlardan?
◊ Onur Baştürk: Ben bıktım ve aptalca buldum. Bir AI aplikasyonuna herkes tüm datalarını tabiatıyla vermiş oldu.
◊ Savaş Özbey: İşte millete cümbüş. Sen de bakıyorsun, vakit geçirip oyalanıyorsun. Ben en çok Cem Yılmaz’ın 90’lardan gerçek halini koyduğu paylaşımını sevdik. Altına da yapay zekâ yani Artificial Intelligence’a gönderme yaparak “90’lar Aİ la olmaz, bu türlü olur” yazmış ya…
◊ Orkun Ün: Ben konusunu dahi açmak istemiyorum. Kimseye bakmadım görmedim çabucak ekranı kapattım o derece. Barbie akımı vardı o düzgündü hoştu ancak bunun bir yaratıcılığı da yok be
◊ Ömür Gedik: İlk gördüğümde sevdim, yükseldim. Lakin sonra baktım hepsi birbirinin tıpkı. Sıkıldım açıkçası. Daha yaratıcı olan akımlara bakarız.
Boy uzatmak için bu kadar “büyük” numaralar çekmeye gerek yok
Mustafa Sandal ve Oğuzhan Koç’un platformlu ayakkabılarını nasıl buldunuz? Moda olur mu?
◊ Savaş Özbey: Ya o daha çok orta ve kısa uzunluklu erkeklere nazaran bir şey. Yanındaki bayanı babet mahkûmu yapacağına kendi platform giysin. Ancak moda falan olmaz, olsa da uymam.
◊ Onur Baştürk: Ben beğenmedim. Uzunluk uzatmak için bu kadar “büyük” numaralar çekmeye gerek yok.
◊ Ömür Gedik: Sahnede tamamdır. Lakin günlük hayatta bilemedim.
◊ Orkun Ün: Ben giyerim. Kaldı ki o adamlar konserde bunu giyiyorlar olağanın de normali bu.
Orkun Ün – Ömür Gedik – Savaş Özbey – Onur Baştürk
