‘O SAHNE EN ZORUYDU’
“Orada çok olaylar geçti de anlatmayayım onu… Çok zordu. En zoru etek havalanmasıydı. Ertem beyefendi bir şeyler söylüyordu. ‘Herhalde bana söylemiyor’ dedim. Oysaki bana söylüyormuş.”
‘DAMADIM KORELİ’
“Damadım Koreli. Kızım Kore’ye gelin gitti. Burada öğretmendi eşi. 19’unda evlendi. 20’sinde anne oldu. İsmi Roce. Türkiye’de yaşıyorlar. Türkçe, İngilizce, Korece konuşuyor.”
‘2 SENE HASTANEDE YATTIM’
“Sanatın bedeli, festivallik bir sinema yaptık. Vizyona giriyor. Bir de ’60 Gün’ diye bir şey çektik. O da Kültür Bakanlığı dayanaklı. Artık daima anneyi oynuyorum fakat piyasadayım yani. 200’e yakın sinemam oldu. Sıhhat problemimiz vardı aile içinde 4 sene sürdü. Ben 2 sene orta verdim. O mühlet zarfında hastanede kaldım. Artık çok düzgünüm.”
‘YENİLERİ TANIMIYORUM’
“Dizilerle ilgili bir teklif yok. Sanat bir grup işi. Ben yenileri tanımıyorum. Hepsi birbirine benziyor. Ben başrol oynuyorum diye kapris yapmamak kıymetli. Yardımcı oyuncunuz gelmiş, isterse 1 dakika görünsün. Onunla kesinlikle samimi olurum. Biz Yeşilçam çağı mütevazıyız. Perihan Savaş olsun, merhum Oya Aydoğan olsun, İlyas Salman olsun…”
‘ŞENER ŞEN İLE GÖRÜŞMÜYORUZ’
“Şöhretle tanıştığımda hiçbir şey hissetmedim hatta elektrikleri taşıyordum başrol oynarken sette. Yardım ettim… Merhum Tarık ve Oya Aydoğan ile çok görüşürdük. Emrah çok düzgün dostumdu, arkadaşımdı… Şener ile görüşmüyoruz.”
‘SETTE BENİ AT KAÇIRDI’
“Benim en makûs sahnem at sahnesiydi. At beni kaçırdım. Bindim, beni aldı ormana götürdü. Şener’in atı 16 yaşında yaşlı bir attı. ‘Şener bunu gerime yaklaştırma, benimkini ısırıyor’ dedim. Güya ben bunu demedim. Onun atı benimkini bir ısırdı. Beni at beni alıp götürdü.”
‘SADECE MERYEM’İ BEĞENİYORUM’
“Tanyeli’ye geçmiş olsun. Çok düzgün bir anne, çok düzgün bir arkadaş. Sinemada dostluk yok. Sahne sanatçılarında var. Zati sinemacı kalmadı.Şimdiki oyuncuların hepsi birbirine benziyor. Bir tek Meryem’i beğeniyorum. Hepsi tıpkı makyaj… Bizim eski Türk sinemalarıyla dalga geçiyorlardı. ‘Gözlerinde kirpikler, o denli uyuyor o denli kalkıyor’ diyorlardı. Şimdikiler o denli.”
‘NAMUSLU ÇALIŞANLAR PARA KAZANMADI’
“Şimdiki oyuncular maddi manada daha şanslı. Bizim periyot zordu, benim de zordu. Samimi söylüyorum o denli paralar kazanmadık. Açık söyleyeyim namuslu çalışanların hiçbiri kazanmadı. 200’e yakın sinema çektik. Hiç o denli para kazanmadım. Bütçe düşüklüğünden değil. Çok yeterli iş yapıyorlardı bize vermiyorlardı…”
‘BABAM OLMASA EMEKLİ OLAMAZDIM’
“Babam olmasa emekli de olamazdım. Daima babam dayanak çıktı. Ailemin durumu düzgündü. Ben bunu iş olarak yaptım. Çok seviyordum. Artık bir defa karavan diye bir şey var. Bir sinema çekiyorduk. Yarım kaldı. 60 kişilik takım var, yardımcı oyuncu. Bize ‘Siz ana takım bu türlü gelin’ dediler. Ardımdaki ‘ben karavan istiyorum’ dedi. Şeytan dedi ağzının ortasına bir tane çarp. Sonraki gün baktım o yok, başrol oyuncusuymuş… Bir defa dehşet sinemasında çok soğuktu, karavan verdiler. Daima bir arada kullandık. Tuvalet ararken arılı bir yere girdim. Arılar sokmasın diye dua ettim.”
‘ÇOK YETERLİ DİREKTÖRLERLE ÇALIŞTIM’
“Benim amcam spordan sorumlu vilayet müdürüydü İzmir’de. Ben atlettim esasen. Ben çok şanslıyım. Yeterli direktörlerle çalıştım. ‘Şunu yapsaydım daha uygun pozisyonda olurdum’ diye düşünmedim. İş olarak yaptım. Benim kimse tanısın istemedim. Severek yaptım.”
