Türk futbolunun efsane teknik yöneticilerinden Mustafa Denizli, Üstün Lig’deki mümkün şampiyonluk yarışı, Arda Güler’in transferi, Suudi Arabistan futbolu ve daha birçok husus hakkında açıklamalar yaptı.
Yüzde 51 tabirini Türk futboluma kazandırdınız. Dönem başı itibariyle ‘Yüzde 51 şampiyon’ diyebileceğiniz bir ekip var mi?
Evet, bu tabiri kullandım ve yıllardır da kullanılıyor. Lakin ben bu kelamı, başında olduğum kadrolar için ve iki ayaklı tıp maçları için söyledim.
Dolayısıyla şimdiden ‘Yüzde 51 ihtimalle bir kadro şampiyon olur’ demek biraz abartılır. Onu lakin ligde 6-7 hafta geçtikten sonra 1 yahut 2 ekip için söyleyebiliriz.
Takım takımları ve yapılan transferleri göz önüne aldığınızda Galatasaray önde üzere görünebilir lakin dediğim üzere, birinci 6-7 haftayı görmeden bu türlü bir iddiada bulunmak gerçek olmaz.
Onların en büyük sorunu 3 yerli oyuncu denklemi olacak. Kerem Demirbay ve Abdülkerim Bardakcı’nın oynayacağını düşünürsek üçüncü yerliye en yakın adaylar Kerem Aktürkoğlu, Berkan Kılıç, Kazımcan Karataş ve kaleci Günay Güvenç. Maçların zorluk derecesine nazaran Günay Güvenç’i kullanma imkanı doğabilir diye düşünüyorum.
MAURO İCARDİ ŞUNU UNUTMASIN YILDIZLARI KADRO ARKADAŞLARI YARATIR
Mauro İcardi coşkusu yaşanıyor Galatasaray’da. Bir futbolcunun grupta bu kadar ön plana çıkması ve şampiyonluğun tek mimarı üzere görünmesi rastgele bir sorun yaratır mı?
Mauro İcardi bu coşkuyu yaşamayı alışılmış ki hak ediyor. Çok kıymetli bir figür. İstanbul’a gelişi ve dönem açılışında gördüğü ilgi olağan ki onun açısından olağanüstü. Unutmamak gerekir ki, yıldızları, onunla yaşayan kadro arkadaşları yaratır. Hasebiyle onlardan farklı bir imaj muhakkak vermemelidir. İcardi son derece deneyimli bir futbolcu olarak bunun değerlendirmesini yapar. Medya ve taraftar yıldızlara, yıldızlığını yaşatır. Şayet bu yıldızlığını grup arkadaşları da kabul ederse olağanüstü olur. Bunlar Mauro İcardi’ye yaşatılırken onun, bunun dışında bir davranışta olmasına hiç gerek yok. Geçen sezonki üzere grubun çok değerli bir kesimi olduğunu arkadaşlarıyla yaşasın ve paylaşsın. O vakit bir sorun olmaz. Hem yaşamaya hem yaşatmaya devam eder. Aksi halde…
8+3’E EN UYGUN TAKIM FENERBAHÇE’DE
“Oynamasına kesin gözüyle bakılan yerli oyuncuların konumlarına önemli dış transferler yapılıyor. Açıkçası bu durumda Fenerbahçe rakiplerine nazaran biraz daha avantajlı diyebiliriz.”
8+3 kuralına nazaran alanda 3 yerli oyuncu olmak zorunda. Bu kurala uygun transfer siyasetini en yeterli uygulayan grup hangisi?
3 yerli yahut daha fazla; sayı değerli değil. O kaliteyi bulmak kıymetli. Yapılan transferler yerli konusunda birtakım grupları çok zorlayacak. Takımlarda 14 yerli var lakin 3 tane oyuncu seçmede teknik adamlar zorlanıyor. Bir öbür faktör; oynamasına kesin gözüyle bakılan yerli oyuncuların durumuna önemli dış transferler yapılıyor. Açıkçası bu durumda Fenerbahçe rakiplerine nazaran biraz daha avantajlı diyebiliriz.
GHEZZAL VE CENK’iN OLMAMALARI BEŞiKTAŞ iÇiN BÜYÜK DEZAVANTAJ
Beşiktaş, Fenerbahçe ve Galatasaray’ın forvet çizgilerini göz önüne aldığımızda, hangi kadro daha çok ön plana çıkıyor?
Bu dönem ön tarafta yıldızlar savaşı üzere bir manzara olacak. Olağan ki onların aktifliğini öne çıkaracak faktör kendilerinden çok ekip arkadaşlarından gelecek kenar, taban top ve gerçek asistlerdir. Bunlara baktığımız vakit Beşiktaş’ın Ghezzal ve Cenk üzere iki kıymetli aktörü hala kullanamıyor olması onlar için bir dezavantaj.
ARDA iÇiN REAL MADRiD GERÇEK TERCiH LAKİN AĞIR BiR MENTAL YÜKÜN ALTINDA
Arda Güler’in Real Madrid tercihini nasıl değerlendiriyorsunuz. Gelişmesi için öbür bir kulüp tercih edebilir miydi?
Real Madrid tercihi katiyen yanlışsız karar. Şunu söylemek lazım; hangi kulüpte Real Madrid’den daha düzgün bir gelişim sağlarsın? Bu türlü bir transferi yaptıktan sonra diğer bir kulüpte oynamayı mutlaka kabul etmemeli. Şayet olacaksan büyükte de büyük olursun. Onu yapabilecek oyun zekası Arda’da var. Real Madrid’de kalıp büyük futbolcu olduğunu orada göstermesi lazım. Büyük olmak için büyükte gayret etmek daha hoş, heyecan verici ve gayeli.
FAZLA ZORLAMIŞ OLABİLİR
Arda Güler’in sakatlığının münasebeti Avrupa ile Türkiye ortasındaki idman metotları farklılığı olabilir mi?
Kesinlikle değil. Bugün dünyada kulüpler ortasında idman tekniği açısından büyük bir fark yok. Bu sakatlıkla ilgili olarak benim şahsi kanaatim şöyle:
1- Arda gitme kararını vermişti, dönem başında hazır imajı vermek için gerektiği halde dinlenme yapmayıp idmanlara devam etmiş olabilir.
2- Gittiği vakit orada kalıcı olduğunu göstermek için olağandışı efor sarf etti ve idmanların gözdesi oldu. Bu da fizikî açıdan onu bayağı yıprattı. Fakat temel hadise 18’ine yeni girmiş bir genç için bu yaşadıkları onu ağır bir mental yükün altına soktu. Arda şimdi fizikî gelişimini tamamlamış bir futbolcu değil. Münasebetiyle bu fizik ve mental yoğunluk onun sakatlık riskini artırdı ve yaşadı. Türkiye’de genç futbolcular üst yapılara geçerken fizikî gelişim ve kapasiteleri ihmal ediliyor. Bu da değerli bir etken olabilir.
SUUDiLER FUTBOLUN İstikrarını BOZUYOR
Suudi Arabistan kulüplerinin yaptığı transferleri nasıl değerlendiriyorsunuz?
Dünya futbolunun istikrarlarını bozuyorlar. Avrupa futbolunun izlenme oranlarını düşürecekler. Piyasadaki pahaları alt üst edecekler. Çizgiyi o denli bir yere çektiler ki, açıkçası kulüplere “Hepinizi batırırız” bildirisi vermeye çalışıyorlar. FiFA’nın bu gidişe mutlak surette dur demesi lazım. Avrupa’da oynasalar bir yerde ilgi cazip olabilir fakat Asya liglerinde yahut turnuvalarında çaba ettikleri için yalnızca ilgi odağı olmaya devam ederler ve kulüpler kara kara düşünmeye başlar. Zira yaptıkları tekliflere ‘hayır’ demek çok kolay değil.
AVRUPA’DA KAZANILACAK MUVAFFAKİYETLER FUTBOLUMUZA ESKi HEYECANI GETiRiR
Avrupa arenasında tekrar kalıcı olabilmek ismine kulüpler bazında yapılanlar hakikat mu? Daha öbür neler yapılabilir ?
Doğru demek çok gerçekçi bir yaklaşım olmaz. Lakin bu yıl Avrupa kupalarına başlangıcımız, rakipler kim olursa olsun mükemmel oldu. 8 maçta 6 galibiyet, 2 beraberlik ile ülke puanı için hayati bir avantaj yakaladık. Bu eleme cinslerini geçip Şampiyonlar Ligi, Avrupa Ligi yahut Konferans Ligi kümelerine kalıp devam etmek ülkeye eski futbol heyecanını tekrar getirir. Geriye dönüp baktığımız vakit Galatasaray’ın, Beşiktaş’ın, Fenerbahçe ve Trabzonspor’un bu turnuvalarda çok başarılı olduğunu görebiliriz. A Ulusal Takım’ın 1996’dan itibaren katıldığı uluslar ortası turnuvalarda başarılı olması ülke futbolu için çok değerliydi. Lakin bu avantajı son yıllarda kaybettik. Bu yıl bütün bunları geri almak için değerli bir fırsat.
MARKA Pahasını YÜKSELTMEK iÇiN HERKES ÜZERiNE DÜŞENi YAPMALI
Süper Lig’deki gruplara ve genel olarak transferlere baktığınızda avantajlı ya da dezavantajlı gördükleriniz var mı ?
Ülke futboluna bakışım her vakit olumlu olmuştur. Lakin bu olumlu bakışı futbolla ilgili tüm ünitelerin yerine getirmesi lazım. Son yıllarda çok net bir biçimde marka kıymetimiz düşüyor. Hem memleketler arası maçlarda hem kendi içimizde oynadığımız maçlarda ortaya çıkan saha içi ve dışı imajlar insanları bilhassa de gençleri olumsuz etkiliyor. Bütün bunları göz önüne alarak ülkenin futboldaki saygınlığını ve izlenme oranını yükseltmek için insanların davranış biçimlerini kesinlikle tekrar değerlendirmesi lazım.
HOCANIN YERLi YA DA YABANCI OLMASINA DEĞiL NE KADAR yeterli OLDUĞUNU BAKMALI
Son periyotta ligimizde yerli hocalar yabancılardan daha ağır basıyor. Bu hususa sizin yaklaşımınız nasıl?
Takımlarla ahenk sağlayabilen teknik adamın yerli yahut yabancı olması kıymetli değil. Natürel ki genç Türk teknik adamlar önemli bir gelişim içindeler. Ve ekonomik olarak daha uygunlar. Lakin sonuç olarak yerli yahut yabancıdan fazla uygun mi yoksa vasat mı, onu görmek lazım.
ŞAMPiYONLUKLAR KADAR YAPTIĞINIZ iŞTEN KEYiF ALMANIZ DA ÖNEMLi
Üç büyükleri şampiyon yapan birinci ve tek teknik yöneticisiniz. Ulusal ekibimiz ile Avrupa Şampiyonası’nda çeyrek final başarınız var. Bir İran kadrosuyla Asya Şampiyonası’nda yarı finale çıktınız. Rizespor’u Harika Lig’e çıkardınız ve son olarak ‘Evim’ dediğiniz Altay’ı 2 sene evvel Harika Lig’e taşıdınız. Daha ne üzere sürprizler bekliyor bizleri?
Üç büyüklerde hem çalışmak hem de şampiyonluk yaşamak büyük onur ve gurur verici bir durum. Teknik yöneticilik mesleğimde ben vakit zaman kendimi test etmek ve yeni ufuklar saptayabilmek için yurt içi ve yurt dışında değişik kulüplerde misyon yaptım. Olağan ki şampiyonluklar çok kıymetli fakat bu çalışmalardan aldığınız keyif ve deneyim de çok değerli. Sonuç olarak bütün çalışmalarımdan hem keyif aldım hem memnun oldum.
HAYATIMI ANLATAN BELGESEL iLE iLGiLi ÇALIŞMALAR SON AŞAMADA
Bu dönem yurt içi ya da yurt dışında rastgele bir ekipten teklif aldınız mı? Evet aldım. Lakin hayatımı anlatan belgesel ile ilgili çalışmalarım son süratiyle devam ediyor ve eylül ayına kadar da sürecek. 1.5-2 yıldır kendimi bu çalışmaya vermiştim. Biraz da dinlenmek istedim. Belgeselin tamamlanmasına çok az vakit kaldı. Başka taraftan doğal ki futbolun içindeyim ve kalmaya devam edeceğim; hangi durumda olur, onu bilemem.
