Almanya’da gündem Şansölye Olaf Scholz’un esprisi.
Nürnberg’deki Alman Protestan Günü etkinliğindeki konuşmasında Almanya’ya sığınmacı akınından da bahseden Scholz’un, “Ben bu espriyi Avrupa Konseyi’nde de yaptım; Almanya’nın Akdeniz’e çok uzun bir kıyısı olmalı. Çünkü Akdeniz üzerinden Avrupa’ya ulaşan sığınmacıların birden fazla Akdeniz kıyılarındaki ülkelere değil, Almanya’ya geliyor” demesine reaksiyon yağdı.
2014 yılından bu yana hayatta kalabilmek için derme çatma teknelerle yollara düşen 26 bin 800’den fazla insanın Akdeniz’in azgın sularında can verdiği hatırlatılırken, bu mevzuda espri yapmanın çok yakışıksız olduğu vurgulandı.
Güç durumda kalan sığınmacıları kurtarmak için gece gündüz demeden denizlerde dolaşan ‘Sea Watch’ grupları, yalnız 2023 yılında bugüne kadar 1150 kişinin ömrünü yitirdiğini hatırlatarak, Başbakan Scholz’un bu hususta espri yapmasına sert reaksiyon gösterdi.
‘See Watch’ tarafından yapılan açıklamada, “Bu çok berbat bir espri. Bu duruma gülecek biri rastgele bir ülkeyi yönetmemeli” denildi.
Sol Parti’li Lorenz Gösta-Beutin, “Scholz’un başbakan olması utanç vericidir” açıklamasında bulunurken, CDU Federal Meclis milletvekili Matthias Hauer, “Olaf Scholz’un espri yaptığı husus utanç vericidir. Bir başbakan asla acı çeken beşerlerle dalga geçen espriler yapmamalıdır” dedi.
İki Almanya’nın 3 Ekim 1990’da resmen birleşmesi, Sovyetler Birliği’nin (SSCB) çökmesi ve Doğu Blok’un dağılması üzerine, 1990’lı yıllarda Almanya’ya sığınanların sayısının artması, anayasa değişikliğini tekrar gündeme getirdi.
Afganistan, Pakistan, Irak ve Suriye’deki iç savaştan kaçanlar başta olmak üzere dünyanın çeşitli kısımlarından Almanya’ya gelen sığınmacı sayısı artarak devam etti.
2015 yılında Macaristan, Polonya, Çek Cumhuriyeti ve Avusturya sonlarını sığınmacılara büsbütün kapatırken, devrin Almanya Başbakanı Angela Merkel, “Wir schaffen das” (Başarırız, beceririz, üstesinden geliriz) diyerek Almanya’nın kapılarını hayatta kalabilmek için yollara düşen sığınmacılara sonuna kadar açtı.
Farklı kısımlardan ağır tenkit ve yansılar gelmesine karşın geri adım atmadı ve hem Almanya’nın hem de AB’nin itibarını kurtardı.
