FED’in bu ay faiz artırımına gitmesine kesin gözüyle bakılıyor ancak uzmanlar FED’in en az iki faiz artırımına gitmesinin de ihtimaller dahilinde olduğu görüşünde.
ABD’de piyasaları ve ekonomiyi riske atan faiz artırımlarının sona erip ermeyeceği merak ediliyor. Genel kanaat bu yıl en az bir, en fazla ise iki faiz artışının olacağı yönünde olsa da FED’in daha fazla faiz artırımına gideceği yönünde beklentiler de giderek kuvvetleniyor.
Fed, bu ay beklenen faiz artışından sonra başka faiz artırımlarına da açık gözüküyor.
Enflasyonla mücadeleye devam
Bloomberg’den Rich Miller’ın haberine göre, ABD Merkez Bankası politika yapıcıları, bu ay faiz oranlarını yükseltmeye devam etmeye ve yılın ilerleyen dönemlerinde daha fazla artışa açık kalmaya hazır.
Yetkililer, geçen ay fiyat baskılarındaki düşüşle cesaretlendirilmiş olsa da, sürekliliğiyle onları defalarca şaşırtan enflasyonu dizginleme mücadelelerine bir son verme eğiliminde değiller. Tedbirlerine devam etme planında olan FED’in enflasyonu kontrol altına alma çabalarından erken vazgeçtiği ve daha sonra fiyat artışlarının yeniden çift haneli seviyelere çıktığını gördüğü 1970’lerdeki hatayı tekrarlamaktan kaçınma arzusunda olduğu düşünülüyor.
San Francisco Federal Rezerv Bankası Başkanı Mary Daly 13 Temmuz’da CNBC’ye “Enflasyona karşı zafer kazandığımızı söylemek için gerçekten çok erken” diyor.
Yumuşak iniş anlatısı ivme kazanıyor
Yatırımcılar, Fed’in 25-26 Temmuz’daki toplantısında geniş çapta beklenen çeyrek puanlık artışın, merkez bankasının kredi sıkılaştırma döngüsündeki son artış olacağına dair iddialarını artırmış gözüküyor. Hisse senedi ve tahvil fiyatları, geçen hafta bu beklentilerin üzerinde yükseldi ve Fed’in niyetlerinin bir barometresi niteliği taşıyan 2 yıllık tahvil getirisi 7 Temmuz’daki yüzde 4,95’lik seviyesinden yüzde 4,76’ya düştü.
Geçen ay enflasyonda yaşanan büyük düşüş ise borsalarda görülen ralliyi yönlendiriyor. Çalışma Bakanlığı’nın 12 Temmuz’da bildirdiğine göre, tüketici fiyatları Mayıs’taki yüzde 4’e kıyasla Haziran’da bir önceki yıla göre yüzde 3 oranında arttı. Bu da FED’in ABD’yi resesyona sokmadan enflasyonu düşürerek, ekonomide efsanevi bir ‘yumuşak iniş’ gerçekleştirebileceğine dair umutları artırıyor.
Allianz Baş Ekonomi Danışmanı ve Bloomberg Opinion köşe yazarı Mohamed El-Erian, “Şu anda yumuşak iniş anlatısının önüne geçemezsiniz, bu anlatı ivme kazanıyor” şeklinde konuşuyor.
İhtiyatlı iyimserlik
Fed yetkilileri, ne kadar güven verici olursa olsun, herhangi bir aylık veriye çok fazla odaklanmak konusunda temkinli davranıyorlar. Bu, özellikle daha önce fiyat baskılarındaki düşüşlerle kandırıldıkları ve daha sonra toparlandıkları düşünüldüğünde, daha iyi anlaşılıyor.
Fed Başkanı Christopher Waller da 13 Temmuz’da New York Üniversitesi’nde “Bu hoş bir haber, ancak bir veri noktası bir trend oluşturmuyor. Enflasyon 2021 yazında kısa bir süre yavaşladı ve daha da kötüye gitti. Bu yüzden ben enflasyonun yavaşladığından emin olmadan önce bu iyileşmenin sürdürüldüğünü görmeyi tercih ediyorum” dedi.
Fed, faiz oranlarını arka arkaya 10 toplantıda yüzde 5 ila yüzde 5,25 aralığına yükselttikten sonra Haziran ayında sabit tuttu. Politika yapıcıların çoğu, Haziran ayı toplantılarından sonra yayınlanan projeksiyonlara dayanarak, o dönemde faiz oranlarını yıl sonuna kadar çeyrek puanlık artışlarla iki kez daha artırmayı bekliyordu. Bu ayki toplantıya girerken de çeşitli yetkililer nihai sonucun ekonominin nasıl geliştiğine bağlı olacağını vurgularken bu görüşü yeniden teyit ediyorlar. Waller, “Bu iki zamdan ilkinin bu ayın sonundaki toplantımızda yapılmaması için hiçbir neden göremiyorum. O noktadan sonra da verilerin nasıl geldiğini görmem gerekiyor” diyor.
Dirençli iş gücü piyasası
Politika yapıcılar, çok korkulan bir kredi krizi henüz gerçekleşmediği için şimdi başka bir oran artışına başvurmak için daha rahat olduklarını söylüyor. Yine de Fed Başkanı Jerome Powell dahil olmak üzere birçok kişi, bu yılın başlarında yaşanan bankacılık kargaşasının ardından her şeyi tamamen ve açıkça ilan etmek için çok erken olduğu konusunda uyarıyor.
Politika yapıcıları şaşırtan sadece enflasyonun devam etmesi değil. Aynı zamanda, FED’in son yıllardaki en agresif kredi sıkılaştırması karşısında ekonominin, özellikle de iş gücü piyasasının direnci de politika yapıcıları şaşırtıyor. Powell defalarca, enflasyonu FED’in yüzde 2 hedefine geri getirmek için iş gücü piyasasında bir miktar yumuşamanın muhtemelen gerekli olacağını söyledi ve söylemeye devam ediyor.
Bunun gerçekleştiğine dair işaretler de yok değil. Bordro büyümesi geçen ay 209.000’e gerileyerek yavaşlama belirtisi gösterdi. Bu 2020 yılı sonundan bu yana görülen en küçük ilerlemeye karşılık geliyor. Ancak yine de bu rakam, Powell’ın uzun vadede ekonomi için doğru olacağını öngördüğü kabaca 100.000’lik hızın iki katından fazlaya karşılık geliyor.
Ücret artışı
Ücret artışının da yavaşladığı görülüyor ancak Fed yetkililerinin yüzde 2’lik enflasyon hedefiyle tutarlı olduğunu düşündüğü seviyelerin üzerinde kalmaya da devam ediyor. Ortalama saatlik kazançlar, pandeminin başlamasından kısa bir süre sonra Nisan 2020’deki yüzde 8,1’lik yüksek seviyesinden Haziran’da bir önceki yıla göre yüzde 4,4 oranında artsa da, hala 2019’da geçerli olan yüzde 3,3 ortalamasının üzerinde seyrediyor.
Bu, Powell ve diğer politika yapıcıların, Fed’in enflasyonu dizginlemek için yeterince çaba sarf etmesinin aşırıya kaçıp derin bir resesyonu tetiklemekten daha büyük bir tehlike yaratacağı yargısına varmasına neden oluyor. Yine de Fed yetkilileri, bu risklerin şimdi daha dengede olduğunu söylüyor.
Cleveland Fed Başkanı Loretta Mester 10 Temmuz’da yaptığı konuşmada, “Sıkılaştırma aşamamızın sonuna, başlangıcından daha yakınız. Bununla birlikte, ekonomi bu yılın başlarında tahmin edilenden daha fazla direnç gösterdi ve enflasyon inatla yüksek kaldı. Sonuç olarak, faiz oranının mevcut seviyesinden biraz daha yukarı çıkması gerekecek” şeklinde konuşuyor.