USTA sanatçı Gülden Karaböcek’in toplumsal medyada paylaşılan bir manzarası kısa müddette gündem oldu. Bir devrin müzik efsanesinin bir çorbacıda sahne aldığı tez edildi. Görüntüyü izleyen Karaböcek’in hayranları, “Sanata sanatkara asla bedel yok”, “Çok zoruma gitti. Düzgün bir sahne yok mu Gülden Karaböcek için”, “Ekmeğin ayıbı yok, helalinden kazanıyor” üzere yorumlarda bulundu.
SAHNE ALMADI BİR MÜZİK SÖYLEDİ
Karaböcek’in kızı Parıltı Düzgit, toplumsal medyadaki imajlarla alakalı Hürriyet’e şu açıklamayı yaptı: “Görüntüler 4 yıl öncesine ilişkin. Konya’da nostaljik bir çorbacı var. Orada bir imza günü olmuştu. Bir tane playback müzik rica etmişlerdi. Sonra o manzaralar ‘sahne alıyor’ üzere yorumlandı. Gülden Hanım çok âlâ. Sahnelere gidip geliyor.”
İMZA GÜNÜ
DÜZENLEDİ
“Sürünüyorum”, “Kırılsın Ellerim” ve “Dilek Taşı” üzere unutulmaz müziklerle tanınan 69 yaşındaki Gülden Karabacak, Konya’da katıldığı aktiflikte albümlerini de imzaladığı öğrenildi.
Sanatçının, Konya’daki imza gününün akabinde Yalovo’ya geçerek öbür bir yerde da sahne aldığı öğrenildi.
İLK PLAK 14 YAŞINDA
1963 yılında dünyaya gelen Gülden Karaböcek, arabesk ve fantezi müziğin birinci isimlerinden olup müzik mesleği boyunca pek çok biçimi denemiş fakat asıl ününü fantezi halinde tanımlanan kendine mahsus arabesk müziklerinden kazanmıştır.
Orijinal ismi Saniye Gülden Göktürk olan sanatçı, birinci ve orta tahsilini Ankara’da tamamladıktan sonra, Ankara Radyosu’nda Yaşar Aydaş’tan şan, nota ve solfej eğitimi aldı.
Ankara’dan ailesi ile birlikte İstanbul’a gelerek birinci plağını 14-15 yaşlarında Pathé isimli firma hesabına doldurdu:
“Yazılanlar Gelir Başa & Garip Kaldım” 45’liği. Bu plakta Karaböcek’e ünlü sanatçı Orhan Gencebay bağlamasıyla eşlik etti. Birinci iki plağını Gülden Göktürk ismiyle çıkartan sanatçı, yaşadığı aile içi tansiyon sebebiyle devrin ünlü starı ablası Sevinç Karaböcek’in takma soyadını 1972 yılında mahkeme kanalı ile alarak resmileştirdi.
70’li yıllarda Anadolu Pop Folk olarak isimlendirilen türküler seslendiren Gülden Karaböcek, o devir ayrıyeten “Yaralı Kalp”, “Anca Bir arada Kanca Beraber”, “Taka Taka”, “Dur Bırakma Beni” üzere aranjmanları muvaffakiyetle seslendirdi. “Non Ce N’est Pas Fini” nin Türkçe sözlüsü Dur Bırakma Beni[2] isimli müzikte Gülden Karaböcek’e vokalde Nilüfer ve Füsun Önal eşlik eder. Gülden Karaböcek, o periyot Onno Tunç, Norayr Demirci, Esin Engin, Süheyl Denizci Orkestrası üzere başarılı müzisyenlerle birlikte çalıştı.
?
Gülden Karaböcek, 70’li yılların birinci yarısında Aşık Veysel, Aşık Mahzuni Şerif, Neşet Ertaş, Aşık Nesimi Çimen, Aşık Mevlüt İhsani üzere ozanların yapıtlarını muvaffakiyetle seslendirir. Arif Sağ, Selahattin Bölük, Yücel Paşmakçı, Bedir Çağlayan üzere Türk Halk Müziği’nin duayenleriye çalışan Gülden Karaböcek bu periyotta Aşık Veysel’den “Derdimi Dökersem Derin Dereye”, Aşık Mahzuni Şerif’ten “Mehmet Emmi”, “Dumanlı Dumanlı”, “Nem Kaldı”, “Dokunma Keyfine Palavra Dünyanın”, “İşte Gidiyorum Çeşm-i Siyahım ve “Yalancısın”, Sabahattin Ali’den “Aldırma Gönül”, Ali Ercan’dan “Adaletin Bu mu Dünya”, Neşet Ertaş’tan “Gönül Dağı” ve “Sarmaşık Güllere Dolandım”, Aşık Mevlüt İhsani’den “Oy Beni Beni” ve “Oy Bende Yare Bende”, Selahattin Bölük’ten “Gel Bari Bari”, Pir Sultan Abdal’dan “Dostum Dostum”, Aşık Ali İzzet Özkan’dan “Şu Sazıma Bir Tertip Ver” üzere yapıtları seslendirdi.
