Konserine seyircileri Türkçe selamlayarak başlayan Chris de Burgh: ”Yeniden İstanbul’da ve Türkiye’de olmaktan ötürü çok memnunum. Ülkenizde birçok hoş anım var. Yalnızca İstanbul’da değil, İzmir, Antalya’da ve Efes’de de bulundum. Bu gece buraya eminim başınızda 3 soru ile geldiniz. 1 – Hala yaşıyor mu?, 2 – Hala müzik söyleyebiliyor mu? 3- İstanbul’da olmaktan keyifli mu? Bugün bu harika seyircinin karşısında olduğum için çok memnunum, sizi özledim diyerek ‘Missing You’ müziğini söyledi.”
Sahnede vakit zaman gitar çaldı, piyanonun başında oturdu. Tek kişilik dev bir orkestra üzere ve hala yıllara meydan okuyan mükemmel sesi ile yaklaşık 2 saat boyunca hem tatlı kıssalar anlattı, hem de ”Sailing Away’, ‘The Traveller’, ‘Carry me Like a Fire in Your Heart’, ‘Borderline’ üzere sevilen müziklerini art geriye söyledi. Beatles’dan ‘Let it Be’, Elvis Presley’den ‘Always on My Mind’ı salonu dolduran binlerce hayranı ile birlikte seslendirdi.
Yıllar evvel mülteciler için yazdığı müzik ‘Cry No More’u, son devir Ukrayna – Rusya ve Filistin – İsrail savaşından etkilenerek, istemedikleri halde konutlarını ter ketmek zorunda kalanları da hatırlatarak söyleyen Chris de Burgh, salonu hayli duygulandırdı.
‘LADY IN RED’DE ŞEVVAL SAM İLE DÜET YAPTI!
Gecede Sıra ‘Lady in Red’e geldiğinde,Şevval Sam’ı sahneye davet eden Chris de Burgh, düetten evvel Şevval Sam’dan Türkçe bir müzik söylemesini istedi. Şevval Sam, kendi yazdığı, daha evvel annesi Leman Sam’ın seslendirdiği ”Gül Güzeli’ ni seslendirdi. Giydiği kırmızı elbisesi ile çok beğenilen Şevval Sam, dünyaca ünlü sanatkarla birebir sahneyi paylaştığı için duyduğu heyecanı paylaştı.
Tüm salon, ‘Lady in Red’i daima bir ağızdan söyledi. 2 saatlik mükemmel performansın sonunda ‘Legacy’ ile dinleyicilere veda eden Chris de Burgh, dakikalarca ayakta alkışlandı. Sanatçı en kısa müddette tekrar buluşmak üzere diyerek sevenlerini selamladı.
