Tövbe istiğfar nasıl getirilir, sorusuna cevap arayanlar Diyanet bilgilerine odaklandı. Mübarek Berat Kandili’nde Allah’ın affına mahzar olmak isteyenler, Tövbe duası okuyarak ibadetlerini yerine getirecekler. Sözlükte pişmanlık ve dönmek manasına gelen tövbenin geçerli olması için gerekli kaideleri İslam âlimleri bu ve gibisi âyetlerle hadislerden hareketle belirlemişlerdir. Pekala, Tövbe istiğfar duası Türkçe ve Arapça okunuşu nedir? İşte, Tövbe (tevbe) duası okunuşu ve manası.
TEVBE İSTİĞFAR DUASI ARAPÇA OKUNUŞU
Estağfirullah, Estağfirullah, Estağfirullahe’l-azim el-kerim. ellezi lâ ilahe illa huve’l-hayyü’l-kayyumü ve etubü ileyhi tevbete abdin zalimin li- nefsihi, la yemlikü li-nefsihi mevten vela hayaten vela nüşüra-h. Ve es-elühü’t – tevbete ve’l-mağfirete ve’l-hidayete lena, innehu, hüve’t-tevvabü’r-rahim.
TÖVBE İSTİĞFAR DUASI TÜRKÇE OKUNUŞU VE ANLAMI
Ya Rabbi! Bu ana gelinceye kadar benim elimden, dilimden, gözümden, kulağımdan, ayağımdan ve bilerek yahut bilmeyerek meydana gelen bütün günah ve yanlışlarıma karşı tövbe ettim, pişman oldum. Küfür, şirk, isyan, günah ve kusur her ne türlü hâl vaki oldu ise, cümlesine tövbe ettim, pişmanlık duydum. Bir daha yapmamaya azm-ü cezm-ü kast ettim. Sen bu tövbemi kabul eyle. Nefsime uyup, şeytana tabi olup da birebir günah ve kusurları bir daha tekrar etmeme imkan verme, Yâ Rabbi.
Bir daha iman ve ikrar ediyorum ki, Peygamberlerin evveli Âdem Aleyhisselâm, ahiri ise Hazret-i Muhammed Aleyhisselâm, bu ikisi ortasında her ne kadar peygamber gelip geçtiyse, Bunların cümlesine inandım, iman ettim, hepsi de haktır ve gerçektir. Bütün peygamberlere, onlara gönderilmiş olan İlâhi kitaplara ve içindeki buyruklara şeksiz ve elbet iman ettim, dilimle ikrar, kalbimle tasdik ediyorum ve tekrar iman ve ikrar ediyorum ki en son kitap Kur’ân-ı Azimüşşân ve en son Peygamber de Hazret-i Muhammed Aleyhisselâm’dır.
PEYGAMBER EFENDİMİZİN TEVBE DUASI
Hz. Peygamberin (s.a.s.) “Seyyidü’l-istiğfâr” (İstiğfârın en güzeli) diye nitelediği dua şöyledir:
Allah’ım! Sen benim Rabbimsin! Senden öbür hiçbir ilâh yoktur. Beni sen yarattın. Ben Senin kulunum; gücüm yettiği kadarıyla Senin ahdin ve va’din üzere bulunuyorum. Yaptığım kötülüklerin şerrinden Sana sığınırım. Üzerimde olan nimetlerini itiraf ederim; günahımı da itiraf ederim. Beni bağışla; zira Senden öteki hiçbir kimse günahları bağışlamaz.) (Buhârî, Deavât, 2)
Aslında kişinin Rabbine yönelerek içinden geldiği üzere lisana getirdiği her türlü bağışlanma duası zati bir istiğfardır.
NASIL TÖVBE EDİLİR?
Sözlükte pişmanlık ve dönmek manasına gelen tövbe, dinî bir kavram olarak, kulun işlediği kötülük ve günahlara pişman olup, onları terk ederek Allah’a yönelmesi, buyruklarına uymak ve yasaklarından kaçınmak suretiyle Allah’a sığınarak bağışlanmasını dilemesi demektir. Şanlı Allah, bağışlanacak müminlerin vasıflarını sıralarken şöyle buyurmaktadır: “Ve onlar bir kötülük yaptıkları, ya da nefislerine zulmettikleri vakit, Allah’ı hatırlayarak çabucak günahlarının bağışlanmasını dilerler. Günahları da Allah’tan öbür kim bağışlayabilir? Ve onlar, yaptıklarında bile bile ısrar etmezler.” (Âl-i İmrân, 3/135)
Günahlardan ötürü tövbe etmek farzdır. Tövbe, kulluğun Hz. Âdem’le başlayan bir göstergesidir. Günahkâr kimse vakit geçirmeden tövbeye yönelmelidir. Bu konuda Kur’an-ı Kerim’de şöyle buyurulmaktadır: “Allah katında (makbul) tövbe, lakin bilmeyerek günah işleyip sonra çabucak tövbe edenlerin tövbesidir. İşte Allah bunların tövbelerini kabul buyurur. Allah hakkıyla bilendir, karar ve hikmet sahibidir. Yoksa (makbul) tövbe, kötülükleri (günahları) yapıp yapıp da kendisine vefat gelip çatınca, ‘İşte ben artık tövbe ettim’ diyen kimseler ile kâfir olarak ölenlerinki değildir. Bunlar için ahirette elem dolu bir azap hazırlamışızdır.” (Nisâ, 4/17-18) Hz. Peygamber (s.a.s.) de, “Günahlarından samimi olarak tövbe eden kimse hiç günah işlememiş üzeredir.” (İbn Mâce, Zühd, 30) buyurmuştur.İslam âlimleri bu ve gibisi âyetlerle hadislerden hareketle tövbenin geçerli olması için gerekli kuralları belirlemişlerdir. Buna nazaran bir tövbenin makbul olabilmesi için; işlenen günahı terk etmek, günah işlediğine pişman olmak, günahı bir daha işlememeye azmedip kelam vermek, şayet işlenen günah kul haklarıyla ilgili ise, bu durumda, hak sahibi ile helalleşmek, Allah’tan af dilemek gerekir.
Kul hakkından kurtulmak, ihlal edilen hakkı, sahibine yahut varislerine iade etmekle ya da affını istemekle olur.