Hareketlerinizin, düşüncelerinizin, duygularınızın, tepkilerinizin, kısaca kendinize ve etrafınıza karşı sezdiğiniz her şeyin mesulünü bilmek ister misiniz? Yanıtı hemen söyleyelim, Sinir sisteminiz. Bedenimizin komuta merkezi olan Sinir sistemi, davranışlarımızdan aklımızda olup bitenlere, çevremizdeki uyaranlara karşı verdiğimiz tepkilere kadar her türlü hayatsal faaliyetin en büyük mesulü. Geniş bir Sinir ağından oluşan, bedenin her yerine ufalamış olan hücrelere sinyaller yollayan, kısaca etrafımızdaki tüm bilgileri hücrelerimize aktaran, bilgileri açıklayarak tepkilerimizi oluşturan Sinir sisteminin, sanki bedenimizde akan devasa bir bilgi otobanı olduğunu söylemek muhtemel.
Sinir sistemi neden ehemmiyetlidir?
Sinir sistemimiz, düşündüğümüz, söylediğimiz, sezdiğimiz kısacası hayatımızda yaptığımız her şeyde bize kılavuzluk etme vazifesini üstleniyor. Soluk alma, göz kırpma gibi hayatsal işlevlerimizden belleğimizin operasyona sürecine kadar bir hayli şeyi hakimiyet ediyor. Bedenimizin tüm sistemlerini tertip eden Sinir sistemi ayrıca şunlardan da mesul:
Açlık, susuzluk gidişatlarında sezdiklerimiz,
Stres karşısında verdiğimiz tepkiler,
Ergenlik, ihtiyarlama gibi vücutsal-zekasal süreçlerimiz,
Düşündüklerimiz ve bildiklerimiz,
Kalp atışlarımız,
Denge ve koordinasyon gerektiren hareketlerimiz,
Tattığımız, değdiğimiz ve sezdiğimiz her şeyin bizde uyandırdıkları,
Etrafımızla olan geçimimiz.
Kısaca, Sinir sistemi bütüncül sıhhatimizin ve esenliğimizin her alanında ehemmiyetli rol oynuyor. Soluk alış verişlerimizden düşüncelerimize; uyku programımızdan stres seviyemize kadar kritik tesirler yaratan Sinir sistemini tertip etmek, balansta yakalamak için izleyebileceğimiz bir hayli yol var. Zaman zaman yaşadığımız stres, natürel ihtiyarlama süreci, zehirli maddeler, hastalıklar, başka bir deyişle negatif etrafsal ve şahsi uyaranlar Sinir sistemini negatif etkileyerek ‘balansını bozabiliyor’. Bu da sistemlerimizin bereketli bir biçimde çalışamamasına bütüncül sıhhatimizin riske girmesine neden olabiliyor. Haliyle, Sinir sistemini balansta yakalamak, tertip etmek çok daha ehemmiyetli bir hal alabiliyor. Gelin, Sinir sistemimizi nasıl iyileştirebiliriz, daha yakından bakalım.
Sinir sistemini tertip etmek için neler yapılabilir?
Bu karışık sistemin sıhhatli çalışmasını tehdit eden negatif şartlar ortaya çıktığında kendimizi makûs sezmemiz, hasta olmaya yatkın olmamız, olumsuz duygularla kötümser girdaplara doğru savrulmamız muhtemel. Bu sebeple Sinir sistemini balansa getirmek, bereketli, sıhhatli bir biçimde çalışması için iyileşmesine dayanakçı olmak çok ehemmiyetli.
Peki, Sinir sistemimizin bozulduğunu nasıl anlarız? diyorsanız, gerçeğinde çoğumuzun kolayca farkına varabileceği vaziyetler ipucu verebilir. Uzun süreli baş sızıları, sindirim meseleleri, odaklanmakta güçlük, uyku problemleri, açıklanamayan beden sızıları, anlamlı kalp çarpıntıları; kısaca kendinizi makûs sezmenize neden olan duygusal ve fiziksel semptomlar Sinir sisteminizde terslikler olduğunun habercisi olabilir.
Günlük akışta dikkat edeceğiniz birkaç husus, farkındalıkla yapacağınız kolay ama tesirli farklılıklar her şeyi yine rayına oturtmanıza dayanakçı olabilir. Özellikle uzun süreli pandemi, natürel afetler, ekonomik kriz gibi son senelerde yaşadığımız bir hayli negatif vaziyet hepimizde yoğun stres yaratarak Sinir sistemlerimizin balansını bozmuşken, derlenmek için harekete geçmek koşul. İşte Sinir sisteminizi tertip etmek için izleyebileceğiniz yollar:
1. Derin soluk alın
Derin soluk almak, Sinir sisteminizi tertip etmenin kolay ama bir o kadar da tesirli yollarından biri. Beyninize bir mesele olmadığının, olumsuz yankı vermesine gerek olacak bir terslik yaşanmadığının sinyalini yollamak için soluğunuza odaklanarak Sinir sisteminizin balansta kalmasına dayanakçı olabilirsiniz. 4-4-4-4 tekniği bu mevzuda işinize yarayabilir.
Soluk alırken 4’e kadar sayın, yeniden 4’e kadar sayarak soluğunuzu tutun, 4’e kadar sayarken soluğunuzu verin ve 4 sayı soluğunuzu tutarak kareyi bitirin. Bu seti 10 tur yineleyin. Süratli bir biçimde daha iyi sezmeye başladığınızı fark edeceksiniz.
2. 90 saniye kaidesini uygulayın
Özellikle negatif bir vaziyetle karşılaştığınızda ya da bir kavga esnasında hemen tepki veren bir yapınız varsa, bunun Sinir sisteminizi negatif etkilediğini öğrenmek, davranışınızı değiştirmenize dayanakçı olabilir. Vakalar karşısında verdiğiniz tepkileri hakimiyet altına almak, Sinir sisteminizi desteklemenize dayanakçı olabilir. Uzmanlar, bu mevzuda işimizi kolaylaştıracak bir teklif sunuyorlar: 90 saniye kaideyi.
Aklımız bir uyaran karşısında 30 ile 90 saniye arasında biyokimyasal ve elektriksel dalgalanma ile güdüsel bir tepki verme meylinde olabiliyor. Bu sebeple bu zamanı atlatmak ve sonrasında tepki vermek daha sıhhatli bir karar olarak karşımıza çıkıyor. Uzmanlar, muhtemelse tepki vermeden evvel takribî 90 saniyede derin soluklar almayı, azıcık hareket etmeyi, hatta odayı değiştirmeyi, vücudu esnetmeyi, bu sayede aklın sakin kalması için zorunlu alan ve zamanı yaratmayı öneriyorlar. Böylece daha işlevsel tepkiler verebilir, sakin kalarak Sinir sisteminize tertip edebilirsiniz.
3. Duygularınızı görselleştirin
Kendimizi makûs sezmemize neden olan gidişatlarda daha yoğun duygular yaşamaya eğilimli olduğumuz için onları idaremekte zorlanabiliriz. Yoğun ve çoğunlukla hırpalayıcı olan bu duyguları hakimiyet altında yakalamak içinse izleyebileceğimiz tesirli bir yöntem daha var: Görselleştirme.
Belki ilk başlarda çok kolay görünmeyebilir, ancak pratik yaptıkça duygularınızı görselleştirme mevzusunda ustalaştığınızı fark edebilirsiniz. Misalin, size güç anlar yaşatan, makûs sezdiren, o anki duygunuzu çok ağır ve büyük bir bowling topu olarak hayal edebilir ve zekânızda bu bowling topunu ufak bir tenis topu ebadına sıkıştırmayı sınayabilirsiniz. Ya da çok sıkılmış sezdiğinizde canlandırdığınız yağmur dolu kara bir bulutu zekânızda içinden gökkuşağı çıkacak bembeyaz pamuk gibi bir buluta dönüştürebilirsiniz. Böylece negatif duyguların sizi ele geçirmenize ve Sinir sisteminizin işleyişini bozmasına mani olabilirsiniz.
4. Ayrıntılı bir akıl gezintisi yapın
Tıpkı duygularınızı görselleştirmek gibi, somutlaştırmanın eforundan yararlanarak zekânızda çiçekler açtırabilir, Sinir sisteminizin balanslı bir biçimde çalışmasını destekleyebilirsiniz. Nasıl mı: Zekânızda kısa bir gezintiye çıkarak.
Beyin, hakikat ile hayal arasındaki farkı tutamadığından; akıl gezintisi mind-wandering ile rastgele bir eylemi gerçekten yapıyormuşsunuz gibi hissedebilirsiniz. Zekânızda canlandıracağınız mutlu anı kümeleri, beyninize o anı gerçekten yaşıyormuşsunuz sinyali vererek sizi toksik stresten kurtarabilir, olumsuz bir frekanstan pozitife geçişinizi kolaylaştırabilir. Geçmişinizden mutlu bir anınızı tüm ayrıntılarıyla zekânızda canlandırabilir; bu tabloyu destekleyecek müzik, koku ne varsa etrafa ilave edebilir, kendinizi sanki o anın içinde hissedebilirsiniz. Çok beğendiğiniz biriyle çıktığınız tatil, köşe bucak dolaşmaktan sevinç aldığınız bir şehir, dostunuzla yaptığınız bir aktiflik… Sizi çok mutlu sezdirmiş hangi anınız varsa zekânızda yine yaratın; o anın yarattığı iyi hisler, zekânızda belirecek.
5. Aklınızı pozitif düşüncelerle sarın
Sinir sisteminin balansı bozulduğunda zekânızın negatif düşünceler tarafından ele geçirildiğini sezebilirsiniz. Zekânızda pozitif düşünceleri yeşerterek balansta kalabilirsiniz. Usunuza hemen size iyi sezdiren şeyleri getirmeye başlayarak Sinir sisteminizi destekleyebilirsiniz.
Beğendiğiniz bir müzik, izlediğiniz bir film, hayalini kurmaktan sevinç aldığınız bir gelecek maksadınız, geçmiş zaferleriniz… Zekânızda negatifliklere yer kalmaması için usunuza gelen pozitif olan her şeyi tekerrür tekerrür düşünerek balansı sağlayabilirsiniz.